bilgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aktüel Ürünler Samsung S6 & S6 EDGE Ürün İnceleme
Unknown
5/31/2015 02:56:00 ÖÖ
a101
,
aktüel ürünler
,
bilgi
,
bim
,
samsung s6 ve s6 edge ürün inceleme
,
şok market
Hiç yorum yok
Aktüel Ürünler Samsung S6 & S6 EDGE Ürün İnceleme. Samsung S6 Ve S6 Edge'ye Birde Bizim Gözümüzden Bakın, sizler için bir değişiklik yaptım ve ilk defa A101, Bim ve Şok marketlerin de satılmayan bir aktüel ürün hakkında inceleme ve değerlendirme yazısı yazmaya karar verdim. Bundan sonra sitemizde bazı güncel ürünler hakkında inceleme ve değerlendirme, tanıtma ve son tüketiciye faydalı olabilecek yazılar yazmaya karar verdim.
Bu hafta sizlere Samsung S6 ve S6 EDGE ( kenar ) hakkında bilinen ve bilinmeyen özellikleri anlatmaya çalışacağım. Bu konuyu ele almamdaki gaye sitemizin de ismi olan AKTÜEL ÜRÜNLER (güncel ürünler) esasından esinlenerek ve merak duyulan yeni, güncel ürünler hakkında haberler, yorumlar ve bilgiler aktarmaya çalışacağım.
Yaptığı yeniliklerin ilk sırasında tabi ki tasarım en dikkat çekici unsurlar içerisinde yer almakta, özellikle S6 edge kenar gösterge paneli ile farklı bir bakış acısı ve şıklık sunmakta. Daha kolay ulaşılabilir menüler ile sıradanlığı aşan S6 edge ortam içerisinde belirginlik, bunu yanında da pratiklik kazandırmış. Diğer bir gelişme ise Galaxy S serilerinin her birinde kamera teknolojisinin artması ve daha profesyonel, daha keyifli çekimler için ortam hazırlayışı. S4 ile başlayan OİS teknolojisinin üstüne katarak devam eden bu süreç S6 ile devam etmekte ve son da sayılmaz, kısaca sizlere OİS hakkında bilgi vermek isterim.
Bu kadar teknolojiye rağmen hareket eden cisimlerin netliğini sağlamada halen daha oluşan sıkıntıları çözebilmiş değiller, her ne kadar profesyonel çekimlere yakın bir netliği sağlamaya çalışsa da netlik kaydırıcı özelliği bulunmamaktadır.
S6 ile arasında bu yazdıklarımızın dışında ki bütün özellikler aynı, yalnızca s6 edge de bir kaç uygulama fazla ama bu temelde bir şey fark ettirmiyor. Benim en çok dikkatimi çeken SAR değeri yani Radyasyon değerleri, çok fazla fark olmasa da yinede % 8-9 arasında bir fark görülüyor. Bunun insan üzerindeki etkisini bilmiyorum ama kafamı kurcalayan bir çok özelliği ile aynı donanıma sahip olan iki cihaz arasında nasıl olur da SAR değerleri farklı çıkar. Eğer bu konu üzerinde bilgi sahibi olan varsa paylaşmasını isterim.
Diğer bir konu ise S6 ve S6 edge için son zamanlarda ortada dolaşan bir söylentinin olması. Daha tam olarak netleşmese de Ram ile ilgili bir sıkıntının olduğu dile getirilmekte ve Samsung tarafından da bunun doğrulandığı haberleri yansıtılmakta. Ayrıca grafik işlemcisinin Mali-T760 olarak kullanılması aritmetik işlem sayısı acısından bir handikap olarak görülmekte. Peki kullanıcı acısından bu telefonun hiç handikabı yok, her güzelin bir kusuru olur misali bu telefonun en büyük kusuru Şarj süresinin çok az olması, yani batarya her ne kadar zamanlarla sunulmuş olsa da, batarya süresinin bahsedilenin altında olduğu doğrulanmakta.
Bu hafta sizlere Samsung S6 ve S6 EDGE ( kenar ) hakkında bilinen ve bilinmeyen özellikleri anlatmaya çalışacağım. Bu konuyu ele almamdaki gaye sitemizin de ismi olan AKTÜEL ÜRÜNLER (güncel ürünler) esasından esinlenerek ve merak duyulan yeni, güncel ürünler hakkında haberler, yorumlar ve bilgiler aktarmaya çalışacağım.
Samsung S6 ve S6 EDGE ( SM-G925FQ)
Günümüz teknolojisi ve hızla artan yenilikçi cihazlar bir çok kesimin bir hayli dikkatini çekmekte ve inanılmaz bir rağbet görmekte, hızla artan bu teknoloji furyasına yetişene aşk olsun demek yanlış olmaz. Android işletim sistemiyle başlayan bu yarış, Dünyada yeni bir çığır açtı ve bir zamanlar uzay yolu filmlerin de izlediğimiz bir çok şey artık günümüzde ellerimizde dolaşmaya başladı. Benim gibi blog yazarları veya gerçekten bir çok profesyonel teknoloji siteleri, var olan veya gelecek teknolojiler hakkında bilgiler aktarmakta. Her konuda bilgiler alabileceğiniz bu siteler mutlaka faydalı konulara yer vermektedirler, fakat bizi farklı kılan teknolojiye kullanıcı gözüyle bakmamız, böyle bir telefonu almayı düşüne bilir veya yalnızca merak ettiniz için bile inceleyebilirsiniz, bende her iki kesim için de faydalı olabileceğine inandığım bir yazıyı aktarmaya çalışacağım.Samsung S6 ve S6 Edge'deki Yenilikler Nelerdir?
Samsung firması telekomünikasyonda yakaladığı başarıyı emin adımlarla dahada ileriye ve farklılığa götürmeye devam etmekte, teknoloji konusunda yaptığı yatırımlar ve arge çalışmalarıyla dünyada hatırı sayılır bir konuma yükselen Samsung büyümeye devam etmekte. Yakın zaman yapacağı yeniliklerin sinyalini veren Samsung ayrıca kendi işletim sisteminin hazırlıklarına devam etmekte. Bazı kaynaklardan edindiğim bilgilere göre gelecekte piyasaya süreceği işletim sistemi, hayal sınırlarımızı zorlayacak ve buda oldu sonunda diyebileceğimiz bir yapıda olacağı söylentiler içerisinde. Bu konu bir yanda dura koysun biz gelelim Samsung S6 da neler yaptı, Samsung S4 ve S5 den farklı olarak getirdiği yenilikleri kısaca ve basit bir şekilde anlatacağım.Yaptığı yeniliklerin ilk sırasında tabi ki tasarım en dikkat çekici unsurlar içerisinde yer almakta, özellikle S6 edge kenar gösterge paneli ile farklı bir bakış acısı ve şıklık sunmakta. Daha kolay ulaşılabilir menüler ile sıradanlığı aşan S6 edge ortam içerisinde belirginlik, bunu yanında da pratiklik kazandırmış. Diğer bir gelişme ise Galaxy S serilerinin her birinde kamera teknolojisinin artması ve daha profesyonel, daha keyifli çekimler için ortam hazırlayışı. S4 ile başlayan OİS teknolojisinin üstüne katarak devam eden bu süreç S6 ile devam etmekte ve son da sayılmaz, kısaca sizlere OİS hakkında bilgi vermek isterim.
SAMSUNG S6 OİS Nedir?
OİS ( Optical İmage Stabilization ) Türkçesi ise optik görüntü sabitleme teknolojisinin kısa yazılışıdır, dijital kayıt yapan cihazların kayıt esnasında gerçek zamanlı olarak sarsıntı ile oluşan görüntü kayması ve bozulmasını engelleyen teknolojiye verilen addır. Samsung yeni geliştirdiği OİS sistemi ile sarsıntı ve titreşimlerden oluşan kötü çekimleri en aza indirmeyi başarmış durumda. Kaliteli fotoğraf çekimleri her zaman Samsung için bir amiral gemisi niteliğinde olmuştur, bu özelliğini kaybetmek istemeyen Samsung, yeni cihazların da biraz daha üstüne koyarak bu konuda her daim önde olmak istemektedir. Bu teknolojisinin devamı olarak Samsung S6 da kullanılan kamera teknolojisin de daha geniş bir diyafram f/1.9 ve yaklaşık %30 daha fazla ışık sağlayan bu teknoloji ile karanlık çekimler de avantaj sağlamakta. Bu özellikleri sağlamak için Sony İMX240 sensör kullanmaktadır.Bu kadar teknolojiye rağmen hareket eden cisimlerin netliğini sağlamada halen daha oluşan sıkıntıları çözebilmiş değiller, her ne kadar profesyonel çekimlere yakın bir netliği sağlamaya çalışsa da netlik kaydırıcı özelliği bulunmamaktadır.
Samsung S6 ve S6 Edge Dünya da Beğenilme Oranı Nedir?
Samsung S6 ve S6 edge 2015 Mart itibari ile piyasa sunuldu ve görkemli bir tanıtım ile de Dünyanın her kesiminin haberi olması sağlandı ve bununla beraber S6 ile ilgili veriler dünyada paylaşılmaya, artıları eksileri konuşulur ve yazılır oldu. Teknoloji otoritelerin verdiği kıyaslama raporları ve tüketici anketlerin de S6 ve S6 edge ile ilgili olarak bazı verilerde ortaya çıkmaya başladı, ileride muhakkak bu veriler değişecektir ama şu an itibari ile yapılan değerlendirmelerde S6 ve S6 edge ile ilgili aşağıda sunacağım veriler sunulmaktadır.Samsung S6
- Popülerlik %92
- Tasarım 7.3
- Özellikler 7.4
- Performans 7.6
Samsung S6 Edge
- Popülerlik %48
- Tasarım 8.2
- Özellikler 8.0
- Performans 8.2
Genel performansları ile ilgili yapılan bu değerlendirmelerin dışında şimdi sizlere Samsung S6 ve S6 Edge nin özelliklerini aktaracağım, yalnız şunu belirtmek isterim ki Türkiye de bazı özelliklerin acık olmadığı veya o alt yapıya sahip telekomünikasyon şirketlerinin olmadığı bilinmekte. Cihazın özelliklerinden sonra sizlere iki cihaz arasındaki ve genel olarak S6 daki artı ve eksileri hakkında paylaşımda bulunacağız. Ayrıca sunulan özelliklerin hangi anlamlar taşıdığını öğrenmek istiyorsanız Faydalı Bilgiler kısmında Akıllı Telefon ve Tablet Özelliklerinin Anlamları Nelerdir? Adlı yazımızdan okuyarak daha çok bilgi sahibi olabilirsiniz.
Samsung S6 ( SM-G920F ) Özellikleri Nelerdir?
- Temel Özellikler.
- Ekran Boyutu : 5.1 inch
- Ekran Çözünürlüğü : 1140x2560 QHD
- Piksel Yoğunluğu : 577 PPI
- Ekran Teknolojisi : Süper Amoled
- Ekran Özellikleri : Çizilmeye Dirençli Cam, Multi Tauch
- Ekran Dayanıklılığı : Corning Gorilla Glass 4
- Dokunmatik Türü : Kapasitif Ekran
- Kullanıcı Arayüzü : Touch Wiz
- Renk Sayısı: 16 Milyon
- Batarya Kapasitesi : 2550 mAh
- Konuşma Süresi : 17 saat
- İnternet Kullanımı Wİ-Fİ : 12 Saat
- İnternet Kullanımı 4G : 11 Saat
- İnternet Kullanımı 3G : 10 Saat
- Wideo Oynatma : 13 Saat
- Müzik Oynatma : 49 Saat
- Şarj : Kablosuz adaptör ile, Micro USB
- Batarya : Lityum Ion, Çıkarılmayan Batarya ( Sabit),10 dk Şarj ile 4 Saatlik kullanım.
- Boy : 143.4 mm
- En: 70.5 mm
- Kalınlık : 6.8 mm
- Ağırlık : 138 gr
- Hafıza : 32 GB, 64 GB, 128 GB,Seçenekleri mevcut, Dahili hafıza yok (mikro sim kart)
- Kamera: 16 mp Arka Kamera, 5 mp Ön Kamera
- AF yardımcı ışığı,
- Coğrafi konum etiketleme,
- Dijital görüntü sabitleyicisi,
- Elle odaklanma,
- Gülümseme Yakalama,
- HDR,
- Hızlı odaklanma,
- ISOCELL görüntü sensörü,
- Odak takibi,
- Optik görüntü sabitleyicisi,
- Otomatik odaklanma,
- Panorama,
- Pozlama telafisi,
- Seçimsel odaklanma,
- Sesli komut,
- Tam manüel kontrol,
- Yüz tanıma,
- Zamanlayıcı.
- 120 derece acı ile çekim
- Flaş : Led
- Diyafram açıklığı: F1.9
- Kamera sensör boyutu: 1/2.6
- Video kayıt çözünürlüğü: 2160 p
- Video Fps Değeri : 30 fps
- Video Özellikleri: HDR, stereo ses kaydı, Time-Lapse video kayıt, 720p-120 fps, 1080p60 fps, 2160p-30 fps.
- NFC : Mevcut
- Bluetooth : 4.1
- Kızılötesi: Mevcut
- İşletim Sistemi : Android 5.0.2 Lollipop
- Çift Hat Desteği : yok
- Sim : Nano sim (Micro sim karttan daha küçük)
- USB Versiyon :2.0
- Radyo : Yok
- Ekstra Yüklü Uygulama ve Özellikler
- Barometre,
- Hall Sensörü,
- İvme ölcer,
- Jiroskop,
- Kalp atışı hızı sensörü,
- Ortam ışığı sensörü,
- Parmak izi okuma sensörü,
- Pusula,
- Yakınlık sensörü,
- Sar değeri : Baş 0.382 w/kg, Vücut 0.499 w/kg
- Navigasyon : var, A-gps, Beidou, Glonass,
Donanım Özellikleri:
Genel olarak belirtilen özellikleri sizler için sıraladım, peki Samsung S6 EDGE ile arasında görüntünün dışında ne gibi farklar var diye soracak olursanız. Belli olan fiziki ve donanımsal özellikleri belirtmek isterim. Aşağıdaki listede aynı özelliklerin dışında bulunan özelliklere yer verilmiştir.
- Yonga Seti : Samsung Exynos 7 octa 7420
- Ana işlemci: Quad-core 2.1 GHz ARM Cortex-A57
- CPU Frekansı : 2.1 GHz
- CPU Cekirdeği: 8
- İşlemci Mimarisi: 64-bit
- Yardımcı İşlemci: Quad-core 1.5 GHz ARM Cortex-A53
- Grafik İşlemci: Mali-T760
- GPU frekansı: 700 Mhz
- Bellek RAM: 3 Gb
- Ram Tipi: LPDDR4
- Ram Kanalları: Çift Kanal
- Ram Frekansı: 1600 MHz
- Ram Versiyon Genişliği: 32 bit
- Maks. Bellek Bant Genişkliği 25.6 GB/s
Genel olarak belirtilen özellikleri sizler için sıraladım, peki Samsung S6 EDGE ile arasında görüntünün dışında ne gibi farklar var diye soracak olursanız. Belli olan fiziki ve donanımsal özellikleri belirtmek isterim. Aşağıdaki listede aynı özelliklerin dışında bulunan özelliklere yer verilmiştir.
Samsung S6 EDGE (KENAR) SM-G925FQ Özellikleri
- Batarya : 2600 mAh
- Konuşma Süresi 3G : 18 Saat
- Müzik Oynatma : 50 Saat
- Kalınlık : 7 mm
- Ağırlık: 132 gr
- Sar Değeri Baş: 0.306 W/kg
- Sar Değeri Vücut: 0.409 W/kg
S6 ile arasında bu yazdıklarımızın dışında ki bütün özellikler aynı, yalnızca s6 edge de bir kaç uygulama fazla ama bu temelde bir şey fark ettirmiyor. Benim en çok dikkatimi çeken SAR değeri yani Radyasyon değerleri, çok fazla fark olmasa da yinede % 8-9 arasında bir fark görülüyor. Bunun insan üzerindeki etkisini bilmiyorum ama kafamı kurcalayan bir çok özelliği ile aynı donanıma sahip olan iki cihaz arasında nasıl olur da SAR değerleri farklı çıkar. Eğer bu konu üzerinde bilgi sahibi olan varsa paylaşmasını isterim.
Diğer bir konu ise S6 ve S6 edge için son zamanlarda ortada dolaşan bir söylentinin olması. Daha tam olarak netleşmese de Ram ile ilgili bir sıkıntının olduğu dile getirilmekte ve Samsung tarafından da bunun doğrulandığı haberleri yansıtılmakta. Ayrıca grafik işlemcisinin Mali-T760 olarak kullanılması aritmetik işlem sayısı acısından bir handikap olarak görülmekte. Peki kullanıcı acısından bu telefonun hiç handikabı yok, her güzelin bir kusuru olur misali bu telefonun en büyük kusuru Şarj süresinin çok az olması, yani batarya her ne kadar zamanlarla sunulmuş olsa da, batarya süresinin bahsedilenin altında olduğu doğrulanmakta.
Genel itibari ile konu başlıklarını topladığımızda, adamlar yapmış demek bence yanlış olmaz. Profesyonel anlamda muhakkak ki, bütün özellikleri değerlendiren ve yorumlayanlar olacaktır, benim kanaatim telefon sektörün de iki marka bu işin hakkını veriyor. İphone ve Samsung markalarına rakip bir marka göremiyorum, tabikide bu söylediğim göreceli bir durumda olabilir. Kriterler her kesime göre değişkenlik gösterebilir ve memnuniyet kısmında farklı bakış acıları ortaya çıkabilir. Buna kesinlikle karşı değilim ve zaten olağan bir durum, belki bir çok kesim için İphone6 ve S6 şu an için Everestin tepesin de olabilir ama zaman içerisin de muhakkak ulaşılabilir ve bir çok kesim bu nimetten faydalanabilir.
Hepinize iyi günler dileyerek, bir başka konuda ve inceleme görüşmek dileğiyle. Bilinçli toplum, bilinçli tüketiciden geçer.
Smart Olmayan Led Tv Nasıl Smart Hale Getirilir?
Smart Olmayan Led Tv Nasıl Smart Hale Getirilir? Daha önceden LED bir tv aldınız ve bu LED tv nizi sırf smart özelliği olmadığından dolayı artık istemiyorsunuz yada bu LCD olsun, hiç fark etmez. Hangisi olursa olsun ister LCD ister LED ikisini de kısmen SMART tv ye dönüştüre bilirsiniz, bunun için iki farklı yol mevcut.
Birinci yol ethernet girişi olan bir uydu alıcısına sahip olmanız, televizyonu değiştirmektense uydu alıcınızı değiştirmek daha mantıklıdır. İnternet girişli bir uydu alıcısı aldığınız takdirde kısmen smart özelliği taşıyan bir televizyona da sahip olursunuz. Aldığınız uydu alıcısının içerisinde yüklü olan uygulamaları internet girişi sayesinde aktif hale getirerek, normal televizyonu smart tv olarakta kullanma imkanı sağlar. Bu uydu alıcılarına iki türlü ethernet girişi mümkün olur, kablolu ve kablosuz olarak iki şekilde de kullana bilirsiniz. Kablosuz kullanmak içim piyasada satılan ve elektrik hattı üzerinden kablosuz bağlantı sağlayan adaptör veya usb li wifi ler ile bu mümkün olmakta.
Diğer bir seçenek ise bazı kuruluşların sunmuş olduğu uydu alıcılarından yararlanmaktır, melasa evinizde süperonline mevcut ise IP tv (Türkcell tv), Dsmart, Digitürk, Tv em gibi paralı veya parasız olarak yararlana bilirsiniz. Bu sayede televizyonunuz hangi model olursa olsun internet özelliği olan bir Smart tv olmuş olacak.
Televizyon İllaki Smart Tv Olmalı mıdır?
Yazımda belirttiğim üzere bazı alternatif yollar mevcuttur, daha detaylı incelemek için yazımızı okuya bilirsiniz. Televizyon illaki smart olmalı mıdır? linkine tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Diğer bir seçenek ise bazı kuruluşların sunmuş olduğu uydu alıcılarından yararlanmaktır, melasa evinizde süperonline mevcut ise IP tv (Türkcell tv), Dsmart, Digitürk, Tv em gibi paralı veya parasız olarak yararlana bilirsiniz. Bu sayede televizyonunuz hangi model olursa olsun internet özelliği olan bir Smart tv olmuş olacak.
Televizyon İllaki Smart Tv Olmalı mıdır?
Yazımda belirttiğim üzere bazı alternatif yollar mevcuttur, daha detaylı incelemek için yazımızı okuya bilirsiniz. Televizyon illaki smart olmalı mıdır? linkine tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Nasıl Bir Televizyon Almalıyım?
Tüketici ne yapmalı? Beklemeli mi! Yoksa tv fiyatlarında ki düşüşler başlamışken alınmalı mı? Sizlere öncelikli olarak yeni nesil televizyonlardan bahsetmek isterim, yada başka bir deyişle ileride bizi nasıl televizyonlar bekliyor diyebiliriz. HDRI tv, ULTRA HD 4K tv, QUANTUM tv, OTOSTEREOSKOPİK tv, OLED tv ve 8K tv özellikleri nelerdir? Türkiye ye ne zaman gelir? Nasıl bir televizyon almalıyım? Şimdi televizyon almanın zamanı mıdır?
Bu ve buna benzer soruların cevaplarını bulacağınız bu yazımızda sizlere, smart, led, 3D ve 4K televizyon alırken nelere dikkat etmeniz gerekli, öncelikli olarak bir televizyonda ne gibi özellikler olmalı, hepsini açıklamaya çalışacağım.

Nasıl Bir Televizyon Almalıyım?
Televizyon almaya karar verdiniz ve arayışa başladınız, fiyat aralığınız ise 1000 tl ile 2000 tl arasında diyelim. Böyle bir bütçe ile alacağınız televizyondan da pişman olmak istemiyorsanız, yazımızı okumanızı tavsiye ederiz. Türkiye olarak aslında teknolojinin epey bir gerisinde sayılırız, Türkiye de 2006 ile 2007 yıllarında başlayan Plazma tv teknolojisi büyük yankı uyandırmıştı, düz ve geniş ekranların evlerimize girmeye başladığı bu yılların ardından 2009 yılında LCD tv ler öne çıkmaya başladı. Türkiye olarak geriyiz dedim ya işte burada başlıyor, ilk LCD tv Sharp tarafından 1988 yılında 14'' LCD tv yi üretti ve 1990 yıllarda bir çok elektronik mağazasında satılmaya başlandı. Ardından 1997 yılında ise Fujitsu markası dünyada ilk olarak 42'' inch 107 cm ekran boyutuna sahip ilk plazma tv yi piyasaya sürdü, İlk LED tv ise Sony tarafından 2004 yılının ikinci yarısında piyasaya sürüldü, evet aradaki yılların farkını sizde gördünüz, böyle bir başlangıç yapmamdaki amaç Türkiye nin teknoloji acısından ne kadar geriden geldiğini görmenizi sağlamaktı.
Kendi adıma konuşayım daha LCD televizyonu iki sene önce aldım, son dönemlerde 4K televizyonlar vitrinlerde görünmeye başlandı, CES 2015 fuarında yapılan bir söyleşide 4K teknolojisinin artık eskidiği ve HDR, QUANTUM teknolojilerinin sergilendiği ve CES 2016 yılında ise OTOSTEREOSKOPİK, OLED ve 8K tv lerin revaçta olacağı söylenmekte. Belkide bizim beş altı sene sonra göreceğimiz bu teknolojiler, bizim için şimdilik çok uzak görünmekte.
HDR Nedir? Işık dengesizliklerini ortadan kaldırarak, geniş dinamik aralığı sağlar. Bu sayede tüm detayları barındıran kareler oluşturur ve daha net bir görüntü sağlar.
QUATUM Teknolojisi Nedir? Quantum Dot 4K Ultra Hd Tv nano teknolojisi sayesinde LCD ve LEd tv ye oranla %30 daha fazla rengi IPS ekran içerisinde barındıran, çevreye duyarlı yeni nesil teknoloji
OTOSTEREOSKOPİK Nedir? Gözlük kullanmadan 3D keyfini yaşayacağınız, dev ekran tv teknolojisi.
OLED Nedir? Televizyonunuzun bir gazete kağıdı gibi olmasını hayal edin, OLED tv ler çok ince tasarımlara sahip olacak ve üstün görüntü kalitesini de için de barındıracak.
4K Nedir? Bildiğimiz HD/ FULL HD tv lerin verdiği netliğin iki katını veren ULTRA HD adını alan teknolojidir. Normal şartlarda FULL HD bir televizyondan aldığımız, 1920x1080 p lik bir görüntü kalitesini, 4096x2160 p şeklinde almamıza olanak sağlayan teknolojidir. Piyasada şu sıralar 4K tv ler revaçta, fakat Türkiye de henüz bu teknolojiye uyumlu alt yapı hazır değil, bu görüntü kalitesini almanız için 4K yayın almanız gerekmektedir. Biz daha yeni HD yayın vermeye başladık, 4K yayını almak için hesabı siz yapın.
8K Nedir? Biz daha 4K yı bile görmeden Mistubishi Elektrik 8K tv görüntüsünü Japonya da yayınlamaya başladı, 8K tv 7680x4320 p lik bir görüntü sağlayarak, bu işin dahada ileri boyutlara gideceğini ve teknolojinin sınırlarının olmadığının bir ispatı olarak karşımıza çıkmakta.
Şimdi kafanız daha çok karıştı değil mi? Karışmasın bu teknolojilerin Türkiye ye gelmesi en az üç, beş yılı bulur diye düşünüyorum. Kısa sürede geldi diyelim, bizim bu teknolojiyi evimize sokmamız epey bir zaman alır diye düşünüyorum. Günümüzde revaçta olan tv modellerinin içerisinde ise, SMART tv,LED tv ve 3D tv ler mevcut, ilk önceleri her biri ayrı özelliklerde sunulur iken şimdilerde hepsinin aynı televizyon içerisinde bulunan modeller sunulmaya başlandı, Bunların içerisine şimdilerde ise 4K larda eklenmeye başlandı, Samsung CURVED ile her ne kadar 4K teknolojisini Türkiye de sunmaya çalışsa da, uçuk derecede ki fiyatı ve alt yapının buna hazır olmayışı sebebiyle çok fazla rağbet görmedi. Yukarıda da belirtmiş olduğum rakamları istinaden bir televizyon almayı düşünür isek, alacağımız televizyonda bizi memnun edebilecek özellikler neler olmalıdır ve nelere dikkat etmeliyiz onu irdeleyelim.
Almayı düşündüğünüz nasıl bir televizyon olursa olsun belli bazı ortak özellikleri mevcuttur, yine iyi bir televizyona sahip olmak için IPS veya LED ekran teknolojisine sahip olmalı, iyi bir görüntü için panel yenileme hızı en az 100 hz olmalı, görüntü işlemci mümkünse dört çekirdekli olmalı, bu özellikler iyi bir görüntü kalitesi için yeterli olacaktır.
SMART Tv Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Öncelikli olarak hangi teknoloji olursa olsun, televizyonu koyacağınız odanın ölçüleri çok önemli. Bu ölçüleri daha önceki yazılarımızda sunmuştuk, kısaca üzerinden geçmem gerekirse eğer
32'' : 1 metre
37'' : : 1,5 metre
40'' ve 42'' : 2 metre
46'' : 2.25 metre
50'' : 2,5 metre
54'' : 3 metre
58'' : 3,5 metre
Bu ölçülere uymanız görüntü kalitesinden alacağınız zevki artıracaktır, aksi halde televizyonunuzda noktaları (piksel) görecek ve rahatsız olacaksınız. Smart tv alırken dikkat etmeniz gereken en büyük hususlardan biri eğer ethernet cihazınızın ( modem) yakınında değil ve kablo taşımak sizi rahatsız edecek ise Smart tv nizin Wireless (wifi) özelliğinin olmasıdır.
LED Tv Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Led tv alırken dikkat etmemiz gereken ise HD kalitesi ve panel arka ışık teknolojisi, bir çok marka farklı teknolojileri televizyonlarında yansıtsa da. Önemli olan paneldir, diğerleri ise kolaylık ve eğlence için tasarlanmış uygulamalardır. Panel çözünürlüğü ve arka ışık teknolojisinin Full hd olması ve IPS panel ile her acıdan görüntü netliği ve güneş yansımalarını en aza indirme gibi özellikleri mevcuttur. Ayrıca LED arka ışık teknolojisinin olması, gerçek bir led tv den zevk almanızı sağlayacaktır.
3D Tv Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?
3D tv alır iken dikkat etmeniz gereken en büyük hususlardan biri televizyonun boyutu, gerçek anlamda 3D tv den zevk almak istiyorsanız 50'' üstü bir tv öneririm. Diğer bir konu ise 3D tv ile alacağınız gözlük, piyasada iki çeşit gözlük bulunmakta bunlardan biri aktif diğeri ise pasif gözlüktür. pasif (normal polarize gözlük) ve aktif (pilli gözlük)diye ayrılan bu gözlükler arasında görüntü derinliği olarak çok fazla fark olmaktadır, en ideal ve çanlı görüntüyü aktif gözlüklerde alırsınız. 3D tv lerin birde ikincil etkiler sendromu mevcuttur, bu sendrom baş ağrısı, bulantı, baş dönmesi gibi etkiler yarattığı gözlemlenmiştir, o yüzden almadan önce 15, 20 dk gözlükleri takıp izleyin ve bu etkilerin sizde olup olmadığını gözlemleyin. 3D li etkinlikleri izleyebilmek için I/O Portlarının olmasına dikkat edin, bu portlar sayesinde oyun konsolu, bluray cihazlarını bağlamanıza yardımcı olacaktır.
Nasıl Bir Televizyon Almalıyım sorusuna cevap vermeye çalıştım, işin özü yazacak daha çok şey var fakat çokta sıkılmanızı istemediğimden özet olarak bilgileri aktarmaya çalıştım.
<Smart Olmayan Bir Led Tv Smart Yapılabilir Mi?> Burada
<<<BURADAN>>>
Cep Telefonu Fiyatları Ne Zaman Düşer
Aktüel Ürünler pazarında rekabet tam gaz devam ederken bugün sizler için Cep Telefonu Fiyatları Düşer mi? Telefon Fiyatları 2015 de düşecek mi? Sorularının yanıtını arayacağım. E Aktüel Ürünleri düzenli ziyaret eden arkadaşlar, Aktüel Ürünlerin dışında da faydalı olabilecek konularda yazdığımızı fark etmişlerdi. Bu da o yazılarımızdan biri olacak. Şunu da unutmamak gerekir, eğer akıllı telefon fiyatları düşerse, Aktüel ürünler satışı yapan Bim, A101 ve Şok Marketlerde bu indirim daha da hissedilir.
Ağırlıklı olarak ithal edilen cihazlarda fiyatının düşmesinde şu 3 etkenin rolü büyüktür.
1. Döviz Kuru
2. Teknolojinin eskimesi
3. Rekabet ortamının yoğun olması
Mayıs 2015 de yapılacağı duyurulan 4G İhalesi ve sonuçlandırılması sonrasında Cep Telefonu fiyatları düşecek arkadaşlar. Turkcell ve Vodafone 4G ihalesinde çok iddialı. Vodafone yetkilileri ile geçen hafta yaptığım bir görüşmede 4G için sabırsızlandıklarını ve tüm çalışmalarının 4G üzerinde odaklandığından bahsetti. Keza Turkcell de ihale bedeli hariç 4G için 2,5 milyar TL ayırdığını geçtiğimiz haftalarda açıkladı.
4G ile Cep telefonu fiyatları arasında nasıl bir bağ olabilir? 4G ye GSM Operatörleri geçiyor. Telefon markaları neden fiyat düşürsün ki? Normal şartlarda bu geçerli olurdu. Fakat Türkiye’de fiyatlar düşecek. Neden mi? Çünkü Telefon satan büyük şirketler GSM operatörlerinin 4G li telefonları ile rekabete girip piyasayı 4G uyumlu telefonlara boğacaklar. Ortalık da 2015 Kasım ayına doğru büyük bir 4G Furyası kopacak. Millete 4G uyumlu telefonlar koca koca reklam spotları ile duyurulurken, haliyle 3G artık eski bir teknoloji olacak. Bizim teknolojiye adaptasyon sürecimizi ve teknoloji eskitme rekorlarımızı düşünürsek 2015 ortalarından 2016 Şubatına kadar olan 6 aylık dilimde 4G si olmayan 3G Lİ Telefonların fiyatları bir hayli düşecek. Bugünler de 1000 TL ye indirimde saydığımız telefonların belki de yüzüne bakılmayacak.
Ağırlıklı olarak ithal edilen cihazlarda fiyatının düşmesinde şu 3 etkenin rolü büyüktür.
1. Döviz Kuru
2. Teknolojinin eskimesi
3. Rekabet ortamının yoğun olması

Meseleye bu bağlamda bakacak olursak, Cep Telefonu Fiyatları Ne Zaman Düşer? Sorusuna da cevap vermemiz kolaylaşacaktır. Türkiye’de ilk etken dışında Cep telefonu fiyatlarının düşmesi için ortam 2015 yılı oldukça müsait. İkinci maddeden devam ederek konuya biraz daha açıklık getireyim.
Mobil teknoloji son 2 yılda Türkiye’de muazzam şekilde yaygınlaştı. Mobil iletişiminde ipi göğüsleyen şüpheye yer vermeyecek yoğunlukta Akıllı Cep telefonları oldu. Hal böyle olunca Samsung, Sony, HTC, Nokia ve General Mobil gibi dünyanın önde gelen cep telefonu markaları ardı ardına yeni modeller ile Türkiye pazarında söz sahibi olma yarışına girdiler. Son birkaç aydır da Casper ve Vestel gibi yerli markalarda pastadan pay almaya başlayınca Firmalar sürekli teknoloji güncellemek zorunda kaldılar. Yenilen teknoloji ile birlikte bir önceki model ve seri Cep telefonlarında azımsanmayacak ölçüde fiyat kırılmaları yaşanmaya başladı. Birkaç ay önce 1500 liradan satılan Samsung Galaxy S4 ve K Zoom C111 Akıllı Cep Telefonları A101 de 1000 TL’nin altında fiyatla satıldı.
Rekabet ortamının getirdiği fiyat düşüşünün 2015 yılında süreceği yadsınamaz bir gerçekken bunların dışında Türkiye’de bir yenilik daha yaşanacak. Yukarıda üzerinde durduğum maddelerin dışında bir yenilik bu. Asıl Cep telefonu fiyatlarını yerle yeksan edecek olan da bu gelişme olacak.
Mobil teknoloji son 2 yılda Türkiye’de muazzam şekilde yaygınlaştı. Mobil iletişiminde ipi göğüsleyen şüpheye yer vermeyecek yoğunlukta Akıllı Cep telefonları oldu. Hal böyle olunca Samsung, Sony, HTC, Nokia ve General Mobil gibi dünyanın önde gelen cep telefonu markaları ardı ardına yeni modeller ile Türkiye pazarında söz sahibi olma yarışına girdiler. Son birkaç aydır da Casper ve Vestel gibi yerli markalarda pastadan pay almaya başlayınca Firmalar sürekli teknoloji güncellemek zorunda kaldılar. Yenilen teknoloji ile birlikte bir önceki model ve seri Cep telefonlarında azımsanmayacak ölçüde fiyat kırılmaları yaşanmaya başladı. Birkaç ay önce 1500 liradan satılan Samsung Galaxy S4 ve K Zoom C111 Akıllı Cep Telefonları A101 de 1000 TL’nin altında fiyatla satıldı.
Rekabet ortamının getirdiği fiyat düşüşünün 2015 yılında süreceği yadsınamaz bir gerçekken bunların dışında Türkiye’de bir yenilik daha yaşanacak. Yukarıda üzerinde durduğum maddelerin dışında bir yenilik bu. Asıl Cep telefonu fiyatlarını yerle yeksan edecek olan da bu gelişme olacak.
Mayıs 2015 de yapılacağı duyurulan 4G İhalesi ve sonuçlandırılması sonrasında Cep Telefonu fiyatları düşecek arkadaşlar. Turkcell ve Vodafone 4G ihalesinde çok iddialı. Vodafone yetkilileri ile geçen hafta yaptığım bir görüşmede 4G için sabırsızlandıklarını ve tüm çalışmalarının 4G üzerinde odaklandığından bahsetti. Keza Turkcell de ihale bedeli hariç 4G için 2,5 milyar TL ayırdığını geçtiğimiz haftalarda açıkladı.
4G ile Cep telefonu fiyatları arasında nasıl bir bağ olabilir? 4G ye GSM Operatörleri geçiyor. Telefon markaları neden fiyat düşürsün ki? Normal şartlarda bu geçerli olurdu. Fakat Türkiye’de fiyatlar düşecek. Neden mi? Çünkü Telefon satan büyük şirketler GSM operatörlerinin 4G li telefonları ile rekabete girip piyasayı 4G uyumlu telefonlara boğacaklar. Ortalık da 2015 Kasım ayına doğru büyük bir 4G Furyası kopacak. Millete 4G uyumlu telefonlar koca koca reklam spotları ile duyurulurken, haliyle 3G artık eski bir teknoloji olacak. Bizim teknolojiye adaptasyon sürecimizi ve teknoloji eskitme rekorlarımızı düşünürsek 2015 ortalarından 2016 Şubatına kadar olan 6 aylık dilimde 4G si olmayan 3G Lİ Telefonların fiyatları bir hayli düşecek. Bugünler de 1000 TL ye indirimde saydığımız telefonların belki de yüzüne bakılmayacak.
Golden Rose Makyaj Ürünleri Nasıl?
Golden Rose Makyaj Ürünleri Nasıl? A101 marketlerinde satışa sunulan Golden Rose ve Agiss marka ısıtıcılı sir ağda olan Çantalı Roll-On hakkında sizlere bilgiler aktarmaya çalışacağım. Benim sizlere makyaj ürünlerinin nasıl ve ne amaçla kullanılacağı gibi bir bilgi sunmam ne kadar doğru olur bilinmez ama, en azından siz değerli bayanlara nasıl bir ürün kullandığınızı, kullandığınız makyaj ürünleri nelerden yapıldığını. Golden Rose ve Agiss ürünlerinin kalitesini, nerede üretildiğini, nasıl üretildiğini, makyaj ürünlerinin hangi kalite standartlarına uygun olması gerektiği gibi bazı temel konularda bilgi aktarmaya çalışacağım.
Golden Rose Nasıl Bir Markadır?
Golden Rose markası aslında bizim ülkemizin bir ürünü, tamamiyle Türk sermayesinin oluşturduğu, Dünyada 5 kıta ya ve 86 ülkeye ihracat yapan. Oje imalatında dünyada ilk 5 firma arasına girmiş olan, gurur duyduğumuz bir markadır. Erkul kozmetiğin ürettiği bu ürün son derece teknolojik ve gelişmiş cihazlarla üretimi yapılmaktadır. ISO 22716:2007, Cosmetic-GMP ve ISO 9001-2008 Kalite yönetim sistemleriyle en iyi kalitede ürünleri çıkartmaya çalışmaktadır, ayrıca üretilen bütün ürünler yine son derece teknolojik laboratuvarlarda, kalite kontrolleri ve mikrobiyolojik testleri yapılmaktadır. Bu testlerin ardından piyasaya sürülmeden öncede akreditife bağimsız) laboratuvarlarında insan sağlığına uygunluk testlerine sunulmaktadır.
Makyaj Ürünleri Nelerden Üretilir?
Bir çok kadının güzelleşmek adına kullandığı makyaj ürünlerinin bazıları, içerik olarak çok güzel ham maddelerden üretilmiyor. En azından benim araştırmalarımdan elde ettiğim, bu ürünlerin en basit olanında bile 50 den fazla içerik olabildiğidir. Bu konu aslında bir tek makyaj ürünleri için geçerli değil bay veya bayan olun, güzelleşmek adına kullandığımız pek çok ürün kimyasal maddeler içermekte. Günümüz de yediğimiz ekmeğe bile katılan onca katkı maddesi var iken, güzel görünmek için kullandığımız pek çok üründe kim bilir neler vardır. Peki kullanmayacak mıyız? Elbette kullanacağız, ben hiç makyaj ürünü kullanmıyorum diyen bile şampuan kullanıyor, duş jeli kullanıyor veya nemlendirici krem kullanıyor. İşin özü modern hayatın çaresizliği.
Agiss Roll-On Isıtıcılı Ağda Nasıl?
İstenmeyen tüyler hep bir sorun olmuştur insan yaşantısında, bunları yok etmek için bilim adamları, mühendisler ve kuruluşlar sürekli bir araştırma içerisinde bulunmuşlardır. Bir çok alternatif ile karşımıza çıkan bu ve benzeri ürünler, bazen toplumda büyük yankı uyandırsa da, her zaman için acı ve kullanım zorluğu yaşatmıştır. Evet bayanların işi gerçekten çok, sürekli olarak istenmeyen bu kıllardan kurtulmak için acı çekmek zorunda kalmışlardır. Her ne kadar acısız yöntemlerin olduğu söylense de, işin aslı öyle olmuyor.
Daha küçük bir çocukken yakın bir dostumuzun düğünü için akrabalar buluşmuş ve düğün için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı, bayan akrabalarımız bir odaya doluşmuş ve bir birlerine makyajlar yapıyorlardı, bir yandan da etek veya benzeri elbise giyeceklere de bacaklarına mum gibi bir şey yapıştırarak sanki işkence ediyorlardı. Hayretle ve merakla onları izlerken ve bir yandan da onların yüz ifadelerine bakıp ne kadar acı çektiklerini göre biliyordum. Bunun gerçekten çok acı verici bir durum olduğu aşikardı, o zaman acaba bize de aynısını yapacaklar mı diye çok korkmuştum. Allah tan bir erkek olarak bu duruma maruz kalmadım,
Yine konumuza dönecek olur isek, Agiss marka Roll-on ısıtıcı eski usul ağdaya benzeyen bir usul aslında, yalnızca teknoloji ile biraz daha geliştirilmiş ve kolaylaştırılmış bir aparat diyebiliriz.
Çam reçinelerinin özel işlemlerden geçerek bir tüp içerisine yerleştirilmiş, yerleştirilen bu reçineleri ısıtmak ve kolay sürülebilmesi için ise bir aparat kullanılmış. Bu aparat sayesinde ısıtılan reçine gevşiyor ve uygulanacak bölgeye rahatlıkla sürülüyor, sürülen reçinenin üstüne dayanıklı bir kağıt yapıştırıyor ve bildiğiniz üzere çekme işlemi gerçekleşiyor. Yani bildiğiniz ağda biraz daha modern hale getirilmiş, ürünün en büyük özelliği basit ve kullanımının kolay olması. Bu sayede ilk kullanımlar da 1 ay fayda sağlar iken daha sonra kıl köklerinin incelmesiyle 45 güne kadar etki gösterdiği ve temiz kalabildiği söylenmekte.
Geçen sene eşime buna benzer bir set almıştık, ilk zamanlar hevesliydi fakat daha sonra kullanmadı. Yazıyı yazarken ona neden artık kullanmıyorsun diye sorduğumda çok zaman aldığını ama memnun kaldığını da söyledi.
Bir erkek olarak elimden geldiğince sizlere A101 marketlerinde 26 Mart aktüel ürünler kataloğun da satışa sunulan Golden Ross ve Agiss ısıtıcılı Roll-on ağda hakkında bilgiler aktarmaya çalıştım, bence insan oğlunun güzelliği içinde saklıdır, onu ortaya çıkartmanın yolu sevmekten ve değer vermekten geçer. Sizlere iyi alışverişler.
Golden Rose Nasıl Bir Markadır?
Golden Rose markası aslında bizim ülkemizin bir ürünü, tamamiyle Türk sermayesinin oluşturduğu, Dünyada 5 kıta ya ve 86 ülkeye ihracat yapan. Oje imalatında dünyada ilk 5 firma arasına girmiş olan, gurur duyduğumuz bir markadır. Erkul kozmetiğin ürettiği bu ürün son derece teknolojik ve gelişmiş cihazlarla üretimi yapılmaktadır. ISO 22716:2007, Cosmetic-GMP ve ISO 9001-2008 Kalite yönetim sistemleriyle en iyi kalitede ürünleri çıkartmaya çalışmaktadır, ayrıca üretilen bütün ürünler yine son derece teknolojik laboratuvarlarda, kalite kontrolleri ve mikrobiyolojik testleri yapılmaktadır. Bu testlerin ardından piyasaya sürülmeden öncede akreditife bağimsız) laboratuvarlarında insan sağlığına uygunluk testlerine sunulmaktadır.
Makyaj Ürünleri Nelerden Üretilir?
Bir çok kadının güzelleşmek adına kullandığı makyaj ürünlerinin bazıları, içerik olarak çok güzel ham maddelerden üretilmiyor. En azından benim araştırmalarımdan elde ettiğim, bu ürünlerin en basit olanında bile 50 den fazla içerik olabildiğidir. Bu konu aslında bir tek makyaj ürünleri için geçerli değil bay veya bayan olun, güzelleşmek adına kullandığımız pek çok ürün kimyasal maddeler içermekte. Günümüz de yediğimiz ekmeğe bile katılan onca katkı maddesi var iken, güzel görünmek için kullandığımız pek çok üründe kim bilir neler vardır. Peki kullanmayacak mıyız? Elbette kullanacağız, ben hiç makyaj ürünü kullanmıyorum diyen bile şampuan kullanıyor, duş jeli kullanıyor veya nemlendirici krem kullanıyor. İşin özü modern hayatın çaresizliği.
Agiss Roll-On Isıtıcılı Ağda Nasıl?
İstenmeyen tüyler hep bir sorun olmuştur insan yaşantısında, bunları yok etmek için bilim adamları, mühendisler ve kuruluşlar sürekli bir araştırma içerisinde bulunmuşlardır. Bir çok alternatif ile karşımıza çıkan bu ve benzeri ürünler, bazen toplumda büyük yankı uyandırsa da, her zaman için acı ve kullanım zorluğu yaşatmıştır. Evet bayanların işi gerçekten çok, sürekli olarak istenmeyen bu kıllardan kurtulmak için acı çekmek zorunda kalmışlardır. Her ne kadar acısız yöntemlerin olduğu söylense de, işin aslı öyle olmuyor.
Daha küçük bir çocukken yakın bir dostumuzun düğünü için akrabalar buluşmuş ve düğün için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı, bayan akrabalarımız bir odaya doluşmuş ve bir birlerine makyajlar yapıyorlardı, bir yandan da etek veya benzeri elbise giyeceklere de bacaklarına mum gibi bir şey yapıştırarak sanki işkence ediyorlardı. Hayretle ve merakla onları izlerken ve bir yandan da onların yüz ifadelerine bakıp ne kadar acı çektiklerini göre biliyordum. Bunun gerçekten çok acı verici bir durum olduğu aşikardı, o zaman acaba bize de aynısını yapacaklar mı diye çok korkmuştum. Allah tan bir erkek olarak bu duruma maruz kalmadım,
Yine konumuza dönecek olur isek, Agiss marka Roll-on ısıtıcı eski usul ağdaya benzeyen bir usul aslında, yalnızca teknoloji ile biraz daha geliştirilmiş ve kolaylaştırılmış bir aparat diyebiliriz.
Çam reçinelerinin özel işlemlerden geçerek bir tüp içerisine yerleştirilmiş, yerleştirilen bu reçineleri ısıtmak ve kolay sürülebilmesi için ise bir aparat kullanılmış. Bu aparat sayesinde ısıtılan reçine gevşiyor ve uygulanacak bölgeye rahatlıkla sürülüyor, sürülen reçinenin üstüne dayanıklı bir kağıt yapıştırıyor ve bildiğiniz üzere çekme işlemi gerçekleşiyor. Yani bildiğiniz ağda biraz daha modern hale getirilmiş, ürünün en büyük özelliği basit ve kullanımının kolay olması. Bu sayede ilk kullanımlar da 1 ay fayda sağlar iken daha sonra kıl köklerinin incelmesiyle 45 güne kadar etki gösterdiği ve temiz kalabildiği söylenmekte.
Geçen sene eşime buna benzer bir set almıştık, ilk zamanlar hevesliydi fakat daha sonra kullanmadı. Yazıyı yazarken ona neden artık kullanmıyorsun diye sorduğumda çok zaman aldığını ama memnun kaldığını da söyledi.
Bir erkek olarak elimden geldiğince sizlere A101 marketlerinde 26 Mart aktüel ürünler kataloğun da satışa sunulan Golden Ross ve Agiss ısıtıcılı Roll-on ağda hakkında bilgiler aktarmaya çalıştım, bence insan oğlunun güzelliği içinde saklıdır, onu ortaya çıkartmanın yolu sevmekten ve değer vermekten geçer. Sizlere iyi alışverişler.
Gerçek ve Doğal Bal Nasıl Anlaşılır?
Gerçek ve Doğal Bal Nasıl Anlaşılır? Sürekli olarak tüketici balı merak etmiştir, çünkü artık neyin sahte, neyin gerçek olduğu bilinmiyor. Kimse yoğurdum ekşi demez, peki ya tüketici, kime güvensin. Bal hep bir şehir efsanesi olmuştur, kimi bal şekerleşir der, diğeri benim balım şekerleşmez der. Bu tüketici kime nasıl inansın, nasıl güvensin bilmiyorum, ben size gerçek bir bal nasıl olur? Bal hangi koşullarda saklanır? Gerçek bal nasıl anlaşılır? Balın şekerlenmesi (kristalleşmesi) normal midir? Bal neden şekerleşir (kristalleşir)? Marketlerde satılan bal mı yoksa dışarıda satılan bal mı iyidir? Petek bal mı yoksa süzme bal mı daha sağlıklıdır?
Çocuğunuza ve sevdiklerinize güvenerek, sağlıklı balı yedirmeniz için, Bal gerçeği yazımızı hazırladık. Yukarıdaki sorular ve daha fazlasını yazımın içerisin de bulabilirsiniz.

Bal Nedir?
Bal bizi sokmalarından sürekli olarak korktuğumuz arıların bitki ve çiçeklerden topladıkları nektarları, vücutlarındaki enzimlerle karıştırarak oluşturdukları bir besin maddesidir. Rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı bir maddedir. Oluşturulan bu gıda maddesini ise yine kendi vücutlarından oluşturdukları bal mumu sayesinde, petekler oluştururlar ve bu peteklerin gözlerinde muhafaza ederler. Bir kovandaki arıların 1 kg Bal üretebilmesi için, Dünyanın çevresini 6 kez dolaşması gerekir ve bu sürede 8 kg bal tüketmesi gerekiyor, buyrun değerini siz ölçün.
Doğal Bal Nasıl Anlaşılır?
Bir balın doğal olup olmadığını tadından, renginden, akışkanlığından anlamak imkansızdır. Yapılacak tek bir analizle bile bir balın doğallığı anlaşılamaz. Bazı satıcılar insanlara balının doğal olduğunu anlatmak için çakmakla yakıp yanıp yanmadığını test ederler, evet bu bir test yöntemi sayıla bilir ama bu balın doğal olduğunu kanıtlamak için yeterli bir yöntem sayılmaz. Bunun için tüm analizlerin yapılabildiği, teknik donanımı yeterli laboratuvarlarda gerçek yada sahte olduğu anlaşılabilmektedir.
Normal şartlarda teste sokulan bir bal, 62 farklı analizden geçerek sofralarımıza geliyor. Bu analizlerden bazılarını aktarmak isterim,
Balda ticari glikoz olup olmadığı
Balda su oranı analizi
Prolin, Fruktoz, Glikoz, Sakkaroz miktarlarının analizi yapılır
Polen analizi
Bu testler kovan içerisindeki bala dışarıdan şeker verilip verilmediği, yani Bala herhangi bir müdahale var ise bu testler sonucunda ortaya çıkmakta. Ayrıca polen analizi ile de arının hangi bitkiden bal yaptığını ortaya koymakta. Bu testlerin dışında
Antibiyotik olup olmadığı,
Bitkilerden gecen zirai ilaç kalıntısı olup olmadığı yada miktarı kontrol ediliyor,
Bal içerisine arının dolaştığı bölgelerden zararlı metallerin veya kimyasalların geçip geçmediği,
Balda Bakır, Kurşun, Çinko, Kadminyum gibi ağır metallerin olup olmadı kontrol ediliyor,
Bala yapılan bu testler üç gün ile dört gün gün arasında değişmekte ve tüm bu testleri gıda mühendisleri, kimyagerler, kimya ve gıda teknikerlerinden oluşan ekipler tarafından test edilmektedir. Bütün ballara bu testler yapılıyor mu? Diye soracak olursanız eğer maalesef ki hayır! Hatta bazı markalı bal firmaları bile bu testlerin bir çoğunu yapamamakta, ama markasız ürünler yani sokakta veya pazarda hiç bir şekilde analiz raporu olmayan balların hiç birinde bu kontroller yapılmamaktadır. Burada tamamen satıcının insafına bırakılmış olursunuz. Eğer ki aldığınız bir baldan şüphe duydunuz veya farklı bir şeyle karşılaştınız, şikayetiniz durumunda yapılan testlerde bal içerisinde HMF (balın ısıtılması sonucu olumsuz çıkan bir analiz) veya başka bir kalıntı unsuruna rastlanır ise 11.000 tl para cezası uygulanır.
Bal Neden Şekerleşir? (Kristalleşir)
Doğal bal şekerleşmez diye bir şey söz konusu değildir, her balın içerisinde doğal olarak doğada bulunan mesela (şeker pancarı) gibi, glikoz ve fruktoz şeker miktarları yüksek bitkiler vardır. Eğer arının dolaştığı bitkinin nektarında glikoz oranı fazla ise bal zamanla şekerleşir veya kristalleşir, Früktoz miktarı fazla ise daha uzun süreler kristalleşmeden saklanabilir ama şekerlenmeyeceği anlamına gelmez.
Balın Kristalize Olması (şekerlenmesi)
Yukarıda da belirttiğim gibi her bal kristalleşir, ne oluyor da bal kristalleşiyor. Bir balın şekerlenmesi içerisinde bulunan glikoz ve suyun sıcaklık ile etkileşime girerek bir reaksiyon oluşturması dır. Bu sıcaklık 5°c altında ve 25°c üstünde ise bal şekerlenmez, balın şekerlenmesi için 10°c ile 14°c lık bir sıcaklık yeterli oluyor.
Balların Renkleri Neden Farklıdır?
Balın rengi konusunda bir çok satıcı abartmayı maalesef ki çok seviyor, ama isin asli abartılacak bir durum söz konusu değildir. Evet arının gezdiği, dolaştığı ve nektar aldığı bitki örtüsü ile bulunduğu konum önemli. Çünkü nektarı aldığı bitki örtüsü ne kadar fazla olur ise kokusu ve tadı etkilenmiş olur, birde yerleşim yerlerine yakin olan kovanlar ile tamamen doğada olan kovan arasında mutlaka fark olur. İste balın rengini bu belirlemede bu faktörler etkili olur, gezdiği çiçeklere ve aldığı nektar kalitesine göre farklılık gösterir. Akışkanlığı da balın kovandan erken sağılmasıyla alakalıdır
Markalı Ballar Güvenilir mi?
Markalı bal çeşitleri açıkta satılan ballara nazaran daha güvenilir diyebiliriz, sebebi ise markalı balların yönetmelik gereği kontrolleri yani testleri yapmaları şarttır. Açıkta satılan balların içerisinde ne olduğunu bilmediğimiz için, işini hakkıyla yapan ve marka değeri olan balların alınması belkide en doğru olanıdır. Tabi burada balını layıkıyla yapan üreticiye lafımız yok, esas sorun da burada zaten, kim layıkıyla yapıyor, kim yapmıyor bilemiyoruz. Aldığımız her ürünü de tahlile gönderecek de değiliz, o sebepten dolayı bilinen ve analizleri yapılmış sertifikalı balları almak ve tüketmek, günümüz şartlarında en doğrusu gibi görünmekte. Gecen sene içerisinde tarım ve köy işleri bakanlığının açıkladığı ve teşhir ettiği bazı satıcıların ve üreticilerin, satmakta olduğu veya ürettiği bazı ürünler içerisinde antibiyotik, pestisit ilaç kalıntısı ve naftaline rastlanmış, şimdi buyrun buradan yakın, artık tüketiciler kime nasıl inanacak doğru ürünü nasıl bulacak işte bunların hepsi soru işareti. O sebepten dolayı bildiğimiz ve piyasada marka yaratmış ürünleri bulun ve onları tercih edin, üç kuruş fazla olsun ama sağlığınıza bir şey olmasın.
Süzme Bal İle Petek Bal Arasında Fark Var mıdır?
Belkide en çok merak edilen konuların başında gelir, süzme bal ile petek bal arasında far olup olmadığı. İşin aslı ise süzme bal ile petek bal arasında değer olarak fark yoktur, her ikisinin de besin değerleri eşittir. Petek bal tüketmenin vitamin veya mineral olarak süzme bala göre hiç bir avantajı olmadığı gibi kontrolleri yapılamadığı için zararı bile olabilir. Petek ballar şekil ve içerik itibari ile analizleri yapılamadığı için kontrolsüz olarak piyasaya sürülür.
Arı Sütü, Polen Ve Propolis Nedir? Faydası Var mıdır?
Bir çok sağlık kitapları ve bu konulara hakim olan sağlıkçılar, herbalistler arı sütü, polen ve propolsin yararlarını anlatmaktadırlar. Aslında doğanın mucizesi olan balın, insan oğluna sunduğu armağanlardan bir kacı diye biliriz bu üçlüye. Arı sütü kraliçe arının güzellik ve gençlik iksiridir, işci arılar yaptıkları bal emilsiyonu nu (arı sütü) kraliçe arıyı beslemekte ve daha güçlü olmasını sağlamakta kullanırlar. Arı sürtünün içerisinde bulundurduğu vitamin ve mineraller sayesinde hüçre onarıcı ve yenileyici etkisi olmaktadır ayrıca cilt ve saç hastalıklarına iyi geldiği de bilimsel olarak kanıtlanmış ve bazı kremlerde etken maddesi olarak kullanılmıştır. Diyebiliriz ki bu besin maddesi kraliçe arının gençlik iksiri. Polenin ise arılarla bir alakası yok, bildiğiniz üzere çiçek tozlarıdır. Arılan bitkiler arasında ki döllenmeyi sağlayan bir taşıyıcı görevi üstlenmekte aynı zamanda da bu polenlerle beslenmekteler, Polenin insan vücuduna katkısı ise özellikle çocuklarda gelişme ve büyümede etkin bir görev üstlenmesidir. Bu üçlünün içerisinde ise en etkili ve hassas olan Propolistir, Propolis arıların bitki, tomurcuk, ve filizlerden elde ettiği çok kuvvetli bir antibakteriyel, antiviral ve antifungal bileşenlere sahip, yapışkan bir organik maddedir. Astım, mide, bağırsak, diş eti, ağız yarası ve bazı kaynaklara göre migren gibi hastalıkların tedavisinde etkin bir rol üstlenmesidir.
Bal Çeşitleri Arasında Fark Var mıdır?
Piyasada bir çeşitte bal satılmakta, bunların bazıları kestane, ardıç, kekik vs. gibi kovanın bulunduğu bitki örtüsünün renk ve kokusunu ihtiva eden bal çeşitleri satılmaktadır. Hatta bazıları inanılmaz rakamlara satılmaktadır, eğer bilim adına konuşursak, bilim diyor ki bal kalitesini gerçekliğinden ve kalıntısızlığından alır. Bu sebepten dolayı ballar arasında ayırım yapılmaz, bütün bal çeşitlerinde kontroller ve analizler esnasında tat, koku ve renk dışında enzimlerinde farklılık görülmediği yazılmaktadır.
Bekleyen Balın Tadı Değişir mi?
Özellikle bal hemen tüketilen bir besin maddesi değildir. genellikle kış aylarında tüketimi artar, yaz aylarında ise azalır. Hal böyle olunca bal en az altı ay rafta bekler, bu bekleme esnasında bazı ballarda ekşime ve tadında değişiklik olduğu gözlemlenir. İşte bu değişiklik çiçekler içerisindeki maya özlerinden meydana gelir, balan geçen bu mayalar zamanla balın tadında değişiklik yapabilir.
Balın Ne Kadar Zamanda Tüketilmelidir?
Balın kendine has bir koruma sistemi mevcuttur, içerisinde oluşan mikroorganizmaları yok ettiği için bal bozulmayan bir besin maddesidir ve son kullanma tarihi olmaz. Tek dikkat etmeniz gereken konu balı güneşten ve sıcaktan korumak, balı ısı ve güneş faktörlerinden korumak çok önemlidir. Bunun sebebi ise balın içerisinde bulunan ve kanserojen madde olarak tanımlanan HMF maddesinin artışına sebebiyet vermektedir. Bu maddenin oluşmasını istemiyorsanız, balınızı sıcaktan ve ışıktan uzakta tutacaksınız. Balınızı oda sıcaklığında 20 derece ile 25 derece arasında saklamalısınız, balınızı buzdolabında saklamayın şekerlemeyi hızlandırmış olursunuz.
Bebekler Bal Tüketmeli midir?
Bebeklerin sindirim sistemi 1 yaşına kadar tam olarak gelişmediğinden, bebek botulizmi denen bir enfeksiyona sebebiyet vermektedir. Bu enfeksiyona sebep olan ve balın içerisinde bulunan botulizm, Clostridium Botulinun bakterilerinin, gastro-intestinal organlarında gelişmesiyle meydana gelen bir enfeksiyon çeşididir. Bebeğiniz 1 yaşını doldurmadan bal tüketmesi tavsiye edilmemektedir.
Günde Ne Kadar Bal Tüketilmelidir?
Bir günde tüketmeniz gereken miktar, kilonuz ile doğru orantılı. Tavsiye edilen kilo başına 1 gr bal tüketilmesidir, bir çocuk için günde 20 gr, 1,5 yemek kaşığı yada 3 tatlı kaşığı bal tüketmesi önerilmekte.
Diyet Yapılırken Bal Kullanılır mı?
Bir çok diyet listesin de bal kullanılmaktadır, çünkü bir yemek kaşığı balda 64 cal enerji vardır. Balın içerisinde yağ bulunmadığı için diyetlerde kullanılabilir. Ayrıca Şeker hastalarının bal tüketmesiyle alakalı olarak ise mutlaka doktorlarına danışarak, onların kontrolünde kullanması gerekmektedir.
Krem Bal Nedir?
Krem bal süzme balın uygun yöntemlerle ve kontrollü olarak kristalize edilmesin den meydana gelen yoğun kıvamlı bir baldır. Bal kimyasal olarak olarak bir değişikliğe uğramaz ve süzme bal ne ise krem balda odur.
Bal gerçek anlamda insan oğluna bahşedilmiş armağanlardan birisi, her gıda maddesinin mutlaka bir besin değeri mevcuttur. Sağlıklı ve güvenilir besinler tüketmemiz için bu yazıları okumamız veya gerçeğini nasıl anlayacağımız ile ilgili bir şeyler araştırmak zorunda kalmamız, çok acı bir durum. İnsan oğlunun kendine yaptığı zulüm ve kötülüğü başka hiç bir çanlı yapmıyor. Bizlere bahşedilmiş armağanları mahvetmek için elimizden geleni yapmaktayız, yüce kitabımızda bal ile ilgili yer alan bir sürede ise "insanlara şifa dağıt" derken, insanlar kendi elleriyle onu zehir yapıyor. Allah bizi kötü insanlardan korusun temennisi ile iyi alışverişler.
"Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev edin! Sonra her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!" Onların karınlarından çeşit çeşit renklerde şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda ( Allah'ın kudret ve hikmetine ) delil vardır."(Nahl sûresi 68-69).
Kaynakca; Anavarza Bal
Çocuğunuza ve sevdiklerinize güvenerek, sağlıklı balı yedirmeniz için, Bal gerçeği yazımızı hazırladık. Yukarıdaki sorular ve daha fazlasını yazımın içerisin de bulabilirsiniz.

Bal Nedir?
Bal bizi sokmalarından sürekli olarak korktuğumuz arıların bitki ve çiçeklerden topladıkları nektarları, vücutlarındaki enzimlerle karıştırarak oluşturdukları bir besin maddesidir. Rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı bir maddedir. Oluşturulan bu gıda maddesini ise yine kendi vücutlarından oluşturdukları bal mumu sayesinde, petekler oluştururlar ve bu peteklerin gözlerinde muhafaza ederler. Bir kovandaki arıların 1 kg Bal üretebilmesi için, Dünyanın çevresini 6 kez dolaşması gerekir ve bu sürede 8 kg bal tüketmesi gerekiyor, buyrun değerini siz ölçün.
Doğal Bal Nasıl Anlaşılır?
Bir balın doğal olup olmadığını tadından, renginden, akışkanlığından anlamak imkansızdır. Yapılacak tek bir analizle bile bir balın doğallığı anlaşılamaz. Bazı satıcılar insanlara balının doğal olduğunu anlatmak için çakmakla yakıp yanıp yanmadığını test ederler, evet bu bir test yöntemi sayıla bilir ama bu balın doğal olduğunu kanıtlamak için yeterli bir yöntem sayılmaz. Bunun için tüm analizlerin yapılabildiği, teknik donanımı yeterli laboratuvarlarda gerçek yada sahte olduğu anlaşılabilmektedir.
Normal şartlarda teste sokulan bir bal, 62 farklı analizden geçerek sofralarımıza geliyor. Bu analizlerden bazılarını aktarmak isterim,
Balda ticari glikoz olup olmadığı
Balda su oranı analizi
Prolin, Fruktoz, Glikoz, Sakkaroz miktarlarının analizi yapılır
Polen analizi
Bu testler kovan içerisindeki bala dışarıdan şeker verilip verilmediği, yani Bala herhangi bir müdahale var ise bu testler sonucunda ortaya çıkmakta. Ayrıca polen analizi ile de arının hangi bitkiden bal yaptığını ortaya koymakta. Bu testlerin dışında
Antibiyotik olup olmadığı,
Bitkilerden gecen zirai ilaç kalıntısı olup olmadığı yada miktarı kontrol ediliyor,
Bal içerisine arının dolaştığı bölgelerden zararlı metallerin veya kimyasalların geçip geçmediği,
Balda Bakır, Kurşun, Çinko, Kadminyum gibi ağır metallerin olup olmadı kontrol ediliyor,
Bala yapılan bu testler üç gün ile dört gün gün arasında değişmekte ve tüm bu testleri gıda mühendisleri, kimyagerler, kimya ve gıda teknikerlerinden oluşan ekipler tarafından test edilmektedir. Bütün ballara bu testler yapılıyor mu? Diye soracak olursanız eğer maalesef ki hayır! Hatta bazı markalı bal firmaları bile bu testlerin bir çoğunu yapamamakta, ama markasız ürünler yani sokakta veya pazarda hiç bir şekilde analiz raporu olmayan balların hiç birinde bu kontroller yapılmamaktadır. Burada tamamen satıcının insafına bırakılmış olursunuz. Eğer ki aldığınız bir baldan şüphe duydunuz veya farklı bir şeyle karşılaştınız, şikayetiniz durumunda yapılan testlerde bal içerisinde HMF (balın ısıtılması sonucu olumsuz çıkan bir analiz) veya başka bir kalıntı unsuruna rastlanır ise 11.000 tl para cezası uygulanır.
Bal Neden Şekerleşir? (Kristalleşir)
Doğal bal şekerleşmez diye bir şey söz konusu değildir, her balın içerisinde doğal olarak doğada bulunan mesela (şeker pancarı) gibi, glikoz ve fruktoz şeker miktarları yüksek bitkiler vardır. Eğer arının dolaştığı bitkinin nektarında glikoz oranı fazla ise bal zamanla şekerleşir veya kristalleşir, Früktoz miktarı fazla ise daha uzun süreler kristalleşmeden saklanabilir ama şekerlenmeyeceği anlamına gelmez.
Balın Kristalize Olması (şekerlenmesi)
Yukarıda da belirttiğim gibi her bal kristalleşir, ne oluyor da bal kristalleşiyor. Bir balın şekerlenmesi içerisinde bulunan glikoz ve suyun sıcaklık ile etkileşime girerek bir reaksiyon oluşturması dır. Bu sıcaklık 5°c altında ve 25°c üstünde ise bal şekerlenmez, balın şekerlenmesi için 10°c ile 14°c lık bir sıcaklık yeterli oluyor.
Balların Renkleri Neden Farklıdır?
Balın rengi konusunda bir çok satıcı abartmayı maalesef ki çok seviyor, ama isin asli abartılacak bir durum söz konusu değildir. Evet arının gezdiği, dolaştığı ve nektar aldığı bitki örtüsü ile bulunduğu konum önemli. Çünkü nektarı aldığı bitki örtüsü ne kadar fazla olur ise kokusu ve tadı etkilenmiş olur, birde yerleşim yerlerine yakin olan kovanlar ile tamamen doğada olan kovan arasında mutlaka fark olur. İste balın rengini bu belirlemede bu faktörler etkili olur, gezdiği çiçeklere ve aldığı nektar kalitesine göre farklılık gösterir. Akışkanlığı da balın kovandan erken sağılmasıyla alakalıdır
Markalı Ballar Güvenilir mi?
Markalı bal çeşitleri açıkta satılan ballara nazaran daha güvenilir diyebiliriz, sebebi ise markalı balların yönetmelik gereği kontrolleri yani testleri yapmaları şarttır. Açıkta satılan balların içerisinde ne olduğunu bilmediğimiz için, işini hakkıyla yapan ve marka değeri olan balların alınması belkide en doğru olanıdır. Tabi burada balını layıkıyla yapan üreticiye lafımız yok, esas sorun da burada zaten, kim layıkıyla yapıyor, kim yapmıyor bilemiyoruz. Aldığımız her ürünü de tahlile gönderecek de değiliz, o sebepten dolayı bilinen ve analizleri yapılmış sertifikalı balları almak ve tüketmek, günümüz şartlarında en doğrusu gibi görünmekte. Gecen sene içerisinde tarım ve köy işleri bakanlığının açıkladığı ve teşhir ettiği bazı satıcıların ve üreticilerin, satmakta olduğu veya ürettiği bazı ürünler içerisinde antibiyotik, pestisit ilaç kalıntısı ve naftaline rastlanmış, şimdi buyrun buradan yakın, artık tüketiciler kime nasıl inanacak doğru ürünü nasıl bulacak işte bunların hepsi soru işareti. O sebepten dolayı bildiğimiz ve piyasada marka yaratmış ürünleri bulun ve onları tercih edin, üç kuruş fazla olsun ama sağlığınıza bir şey olmasın.
Süzme Bal İle Petek Bal Arasında Fark Var mıdır?
Belkide en çok merak edilen konuların başında gelir, süzme bal ile petek bal arasında far olup olmadığı. İşin aslı ise süzme bal ile petek bal arasında değer olarak fark yoktur, her ikisinin de besin değerleri eşittir. Petek bal tüketmenin vitamin veya mineral olarak süzme bala göre hiç bir avantajı olmadığı gibi kontrolleri yapılamadığı için zararı bile olabilir. Petek ballar şekil ve içerik itibari ile analizleri yapılamadığı için kontrolsüz olarak piyasaya sürülür.
Arı Sütü, Polen Ve Propolis Nedir? Faydası Var mıdır?
Bir çok sağlık kitapları ve bu konulara hakim olan sağlıkçılar, herbalistler arı sütü, polen ve propolsin yararlarını anlatmaktadırlar. Aslında doğanın mucizesi olan balın, insan oğluna sunduğu armağanlardan bir kacı diye biliriz bu üçlüye. Arı sütü kraliçe arının güzellik ve gençlik iksiridir, işci arılar yaptıkları bal emilsiyonu nu (arı sütü) kraliçe arıyı beslemekte ve daha güçlü olmasını sağlamakta kullanırlar. Arı sürtünün içerisinde bulundurduğu vitamin ve mineraller sayesinde hüçre onarıcı ve yenileyici etkisi olmaktadır ayrıca cilt ve saç hastalıklarına iyi geldiği de bilimsel olarak kanıtlanmış ve bazı kremlerde etken maddesi olarak kullanılmıştır. Diyebiliriz ki bu besin maddesi kraliçe arının gençlik iksiri. Polenin ise arılarla bir alakası yok, bildiğiniz üzere çiçek tozlarıdır. Arılan bitkiler arasında ki döllenmeyi sağlayan bir taşıyıcı görevi üstlenmekte aynı zamanda da bu polenlerle beslenmekteler, Polenin insan vücuduna katkısı ise özellikle çocuklarda gelişme ve büyümede etkin bir görev üstlenmesidir. Bu üçlünün içerisinde ise en etkili ve hassas olan Propolistir, Propolis arıların bitki, tomurcuk, ve filizlerden elde ettiği çok kuvvetli bir antibakteriyel, antiviral ve antifungal bileşenlere sahip, yapışkan bir organik maddedir. Astım, mide, bağırsak, diş eti, ağız yarası ve bazı kaynaklara göre migren gibi hastalıkların tedavisinde etkin bir rol üstlenmesidir.
Bal Çeşitleri Arasında Fark Var mıdır?
Piyasada bir çeşitte bal satılmakta, bunların bazıları kestane, ardıç, kekik vs. gibi kovanın bulunduğu bitki örtüsünün renk ve kokusunu ihtiva eden bal çeşitleri satılmaktadır. Hatta bazıları inanılmaz rakamlara satılmaktadır, eğer bilim adına konuşursak, bilim diyor ki bal kalitesini gerçekliğinden ve kalıntısızlığından alır. Bu sebepten dolayı ballar arasında ayırım yapılmaz, bütün bal çeşitlerinde kontroller ve analizler esnasında tat, koku ve renk dışında enzimlerinde farklılık görülmediği yazılmaktadır.
Bekleyen Balın Tadı Değişir mi?
Özellikle bal hemen tüketilen bir besin maddesi değildir. genellikle kış aylarında tüketimi artar, yaz aylarında ise azalır. Hal böyle olunca bal en az altı ay rafta bekler, bu bekleme esnasında bazı ballarda ekşime ve tadında değişiklik olduğu gözlemlenir. İşte bu değişiklik çiçekler içerisindeki maya özlerinden meydana gelir, balan geçen bu mayalar zamanla balın tadında değişiklik yapabilir.
Balın Ne Kadar Zamanda Tüketilmelidir?
Balın kendine has bir koruma sistemi mevcuttur, içerisinde oluşan mikroorganizmaları yok ettiği için bal bozulmayan bir besin maddesidir ve son kullanma tarihi olmaz. Tek dikkat etmeniz gereken konu balı güneşten ve sıcaktan korumak, balı ısı ve güneş faktörlerinden korumak çok önemlidir. Bunun sebebi ise balın içerisinde bulunan ve kanserojen madde olarak tanımlanan HMF maddesinin artışına sebebiyet vermektedir. Bu maddenin oluşmasını istemiyorsanız, balınızı sıcaktan ve ışıktan uzakta tutacaksınız. Balınızı oda sıcaklığında 20 derece ile 25 derece arasında saklamalısınız, balınızı buzdolabında saklamayın şekerlemeyi hızlandırmış olursunuz.
Bebekler Bal Tüketmeli midir?
Bebeklerin sindirim sistemi 1 yaşına kadar tam olarak gelişmediğinden, bebek botulizmi denen bir enfeksiyona sebebiyet vermektedir. Bu enfeksiyona sebep olan ve balın içerisinde bulunan botulizm, Clostridium Botulinun bakterilerinin, gastro-intestinal organlarında gelişmesiyle meydana gelen bir enfeksiyon çeşididir. Bebeğiniz 1 yaşını doldurmadan bal tüketmesi tavsiye edilmemektedir.
Günde Ne Kadar Bal Tüketilmelidir?
Bir günde tüketmeniz gereken miktar, kilonuz ile doğru orantılı. Tavsiye edilen kilo başına 1 gr bal tüketilmesidir, bir çocuk için günde 20 gr, 1,5 yemek kaşığı yada 3 tatlı kaşığı bal tüketmesi önerilmekte.
Diyet Yapılırken Bal Kullanılır mı?
Bir çok diyet listesin de bal kullanılmaktadır, çünkü bir yemek kaşığı balda 64 cal enerji vardır. Balın içerisinde yağ bulunmadığı için diyetlerde kullanılabilir. Ayrıca Şeker hastalarının bal tüketmesiyle alakalı olarak ise mutlaka doktorlarına danışarak, onların kontrolünde kullanması gerekmektedir.
Krem Bal Nedir?
Krem bal süzme balın uygun yöntemlerle ve kontrollü olarak kristalize edilmesin den meydana gelen yoğun kıvamlı bir baldır. Bal kimyasal olarak olarak bir değişikliğe uğramaz ve süzme bal ne ise krem balda odur.
Bal gerçek anlamda insan oğluna bahşedilmiş armağanlardan birisi, her gıda maddesinin mutlaka bir besin değeri mevcuttur. Sağlıklı ve güvenilir besinler tüketmemiz için bu yazıları okumamız veya gerçeğini nasıl anlayacağımız ile ilgili bir şeyler araştırmak zorunda kalmamız, çok acı bir durum. İnsan oğlunun kendine yaptığı zulüm ve kötülüğü başka hiç bir çanlı yapmıyor. Bizlere bahşedilmiş armağanları mahvetmek için elimizden geleni yapmaktayız, yüce kitabımızda bal ile ilgili yer alan bir sürede ise "insanlara şifa dağıt" derken, insanlar kendi elleriyle onu zehir yapıyor. Allah bizi kötü insanlardan korusun temennisi ile iyi alışverişler.
"Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev edin! Sonra her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!" Onların karınlarından çeşit çeşit renklerde şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda ( Allah'ın kudret ve hikmetine ) delil vardır."(Nahl sûresi 68-69).
Kaynakca; Anavarza Bal
Bim Aktüel Tencere Seti
Bim ve A101 Aktüel HasÇevher Tencere Seti
Tencere veya tava alırken nelere dikkat edilmeli hiç düşündünüz mü? Çelik tencereler yemeğe lezzet katar mı? Yada yalnızca görüntüsü ve şeklimidir sizi cezbeden?
Bence bir tencere almadan önce bir kez daha düşünün derim. farklı bir bakış acısıyla, birde bu gözlerden görün.
Tencere ve tavalar hayatımızın en büyük gizli kahramanlarıdır, güzel ve leziz yemeklerin pişirildiği mutfak gereçleridir onlar. Satın alıp evlerimize götürdüğümüz, tencere ve tavalarda yapılan yemeklerin lezzeti kadar, sağlık acısından da önemli hususlar ihtiva ederler. Genellikle şekil ve desenleri göz önünde tutularak alınsalar da , bunun yanında işlevsellik ve sağlık acısından önemli olan faktörleri göz ardı edilmektedir.
Bim aktüel ürünlerinde satılan has cevher çelik tencere seti tencere seti hakkında ve genel olarak tencereler hakkında bilgi sunmaya çalışacağım.
Bir başka bakış acısıyla sunmaya çalışacağım yorum da, tencerenin bir yemeğe kattığı lezzet. Yapacağınız bir yemeğe, tencere nasıl bir lezzet katabilir ki! Diye düşüne bilirsiniz. İşin aslı yemek yapmak her acıdan bir sanattır, çünkü yemek sunmaktır, teşhir etmektir, gönülleri kazanmaktır. yemek yapmak mutlu etmektir, mutlu olmaktır her acıdan.
Sanatın içerisinde ne varsa, yemek yapmanın da içerisinde de vardır.Yemek yapan insanın, öz güveni olmalıdır. Değişik tat ve lezzetleri sunmalı, insanları yemekleriyle mutlu etmelidir. Bir annenin veya bir aşcı'nın yaptığı yemeği eşi dostu veya müşterisinin beğenmesi, en büyük mutluluktur.
Ben böyle düşünüyorum ve yorumluyorum yemek yapmayı, peki bir tencerenin bu anlattıklarımla ne gibi bir alakası olabilir? Aslında çok alakası var. Hiç toprak tencerede veya güveçte yemek yediniz mi?
Yemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Toprak tencereler günümüzde köylerde ve kasabalarda halen daha kullanılmaktadır. Özellikle et ile yapılan yemeklerde kullanılan toprak tencereler, odun ateşinin közü içerisinde. Ağır ağır ve usulca pişirilerek çok harika yemeklerin yapıldığı ve yemeğe doyamayacağınız tatların lezzet iksiridir toprak tencereler.
Günümüz şartların da toprak tencereler artık yok denilecek kadar az kullanılıyor, zamanımız teknolojisine bakıldığın da aslında bu normal bir olay.Toprak tencereler yok diye, lezzetli yemekler yiyemeyeceğimiz anlamına da gelmiyor tabi ki.
Önceden evlerimizde şimdiki tencere çeşitlerinin dışında, belki yeni nesillerin hiç bilmediği yemek pişirme ve saklama için kullandığımız toprak, bakır(kalaylı), demir ve alüminyum tencere ve tavaları mevcut idi. Şimdilerde ise her evde teflon, seramik, çelik ve dökme tencereler olmak üzere bir çok çeşit tava tencere mevcut.
Zaman içerisinde bakır ve alüminyum tencerelerin insan sağlığına zararlı olduğu tespit edilmiş idi. İçlerinde en sağlıklısı olan toprak tencere ise kırılganlığından dolayı tercih sebebi değildi.
Teknolojinin ve bilimin ilerlemesiyle önce çelik tencere daha sonra ise dökme tencere mutfaklarda yerini alırken ardından teflon kaplama ve onu izleyen porselen tencere ve tavalar mutfaklarda ki yerlerini aldı.
Günümüzde halen daha hangisi daha iyi ve sağlıklı gibi bir çok tartışma sürerken iken, her kezin evinde mutlaka bir tanesi mevcut. Yazımın devamında sizlere hayatımızda kullandığımız bu tencereler hakkında kısa bilgiler vereceğim. En baştan beri dediğim gibi, tencere deyip geçmeyin esas lezzet ustaları onlardır. Annelerimiz alınmasın pişirme acısından.
Yemek yapma aşamasında pişirme çok önemli bir sıralamadır, yemeğin ağır ve eşit şekilde pişirilmesi yaptığınız yemeğe lezzet üstüne lezzet katacaktır. Yemek pişirme esnasında en dikkat edilmesi gereken konuların başında, tencereye alttan vuran alevin tencerenin kenarlarına taşmamasına dikkat edilmeli. çok fazla hararetli ateşte yemek yapmaktan kaçınmalısınız, ayrıca yemek yapma aşamasında yemek yaparken kattığınız malzemelerin kokularının ve sularının uçup gitmemesi için sıkı bir kapağa ve damlama özelliği olması da birer etkendir.
Kaplamalar her zaman dikkat edilmesi gereken çok hassas bir konudur. dökme demirlerin lezzetine, yemek pişirme süresine ve sağlamlığına kesinlikle laf edilemez fakat emaye ile kaplanamayan kısımlarının her zaman pas tutma ve korozyona uğrama şansı vardır. O sebepten dolayı kullanım esnasında dikkat edilmeli ve sert malzemeler kesinlikle kullanılmamalıdır. Yıkama ve durulama makinede yapılabilinir, bir yere çarpmadığınız ve çizmediğiniz sürece çok lezzetli yemekler sunarsınız.
Dökme tencere alırken size bir püf nokta söylemek isterim, birincisi kapak ile gövde arasındaki ek yerlerine dikkatli bakın emayenin en az geldiği ve döküldüğü yerler buralardır, mat ve pürüzlü ise bunu satıcıya bildirin. İkincisi ise bir yemeğe tat katan özelliklerden bir tanesi olan "damlama" için kapakta damlama uzantısı olup olmadığına bir bakın. yoksa çok önemli değil ama olursa çok daha güzel olur.
SeramikTencere: Günümüzün fenomeni olan Seramik tencereler, aslında bildiğimiz Toprak tencerelerinin farklı bir boyutu. Gecen zaman içerisinde insanların, sağlık ve lezzet ayrımı içerisinde kaldıkları bu dönemde. Tekrardan toprak ana, bir çok mutfakta yerini almaya başladı. Seramik tencere ve tavaların çıkmasının en büyük nedeni, insanların sağlık acısından yaşadıkları endişeleri bir nebze olarak gidermekti. seramik malzemesi hem materyal, hemde işçilik olarak çok zahmetli bir yapıya sahip. Teknolojinin de ilerlemesiyle atalarımızın yüz yılarca kullandığı kil ve su tekrardan hayat bularak daha sağlam hale getirildi. Gerçek seramik alabilmeniz için biraz fazla para harcamanız şart.
Maalesef ki piyasadaki bir çok tencere ve tava seramik kaplama veya beyaz teflon kaplamadır. Şöyle söyleyeyim her krem rengi veya her beyaz seramik değildir.
Modernliğin; modern hileleri bunlar. Hayatımızın her noktasında gözünü para hırsı bürümüş kişiler, insanların sağlığını düşünmeden ve sırf para kazanmak için çeşitli materyaller ortaya çıkarmışlardır. Seramik tavalar olması gerektiği gibi satılmamaktadır, satanlar ise malzemenin kırılganlığı ve hassaslığı yüzünden yüksek fiyatlara satmaktadırlar. O yüzden bu konuda çok dikkatli olmanızı her seramik tava bu diyene inanmamalısınız. Eğer ki illada seramik tava alacağım diyorsanız mutlafa güvenilir ve sertifikası olan marka tercih etmenizde yarar var derim.
Teflon Tencereler: Bir çoğumuz öğrendik ki yıllardır bize "Florlanmış etilen polimeri" maddesini yedirttiler, Teflon tavalar ilk çıktığında devrim niteli taşıyan bir malzemeydi. Mutfakla uğraşan her kez bilir ki yemek pişirmenin en büyük sorunu yaptığı bir malzemenin yapışmasıdır, "teflon" maddesinin alüminyum tencere ve tavalarda kullanılmasıyla beraber. bu sorun ortadan kaldırıldı.
Bu sorun ortadan kaldırıl dı, kaldırılmasınada kimse insanlara bu kanserojen madde içerir bu boşta yüksek ateşte kullanmayın, tel ve benzeri temizlik aletleri ile temizlemeyin ve yalnızca tahta kaşık kullanın diye uyarmadı veya etiketlerine bununla ilgili bir şey yazılmadı.Anlayacağınız üzere iş işten geçti bari çocuklarımıza bulaşmasın diyelim.
Çelik Tencereler: Çelik tencereler mutfakların vazgeçilmez ve en çalışkan mutfak gereçlerinden bir tanesidir, Çelik tencerelerin artıları olduğu gibi eksileri de yok değil, ama bir çok acıdan gerçek seramik tencerelerden sonra güvenebileceğimiz ürünlerden bir tanesidir çelik tencereler. Çelik tencerelerin geç ısınması ve hemen soğuması yapısal olarak en belirgin özelliğidir. Son geliştirilen tencerelerde daha fazla ısı yayması için özel tabanlar geliştirilmiş ve kullanışlı şekilde olmaları sağlanmış. Çelik tencerelerde dikkat etmeniz konu ise tencereye uygun ocakta kullanılması çok önemli, kullandığınız ocağın alevi kesinlikle tencereden taşmamalıdır.
Çelik tencereler çizilmez değildirler, yine kullanacağınız karıştırıcı sivri ve tırtıklı olmamalı mümkünse her zaman tahta kaşık kullanılmalıdır. Çeliğin mutfaklarda kullanılmasının en temel noktası korozyon dan etkilenmemesi ve Nötür olamasıdır, bu şu anlama geliyor çelik hiç bir malzeme ile etkileşime girmez. En önemlisi kesin hijyen sağlaması için paslanmaz çeliğin temizlenmesinde kullanılan agresiv temizlik kimyasallarına karşı son derece dayanıklıdırlar.
Çelik tencerelerin kendilerini yenileme gibi bir özelliği de mevcuttur, içerisinde en az %10.5 krom içeren paslanmaz çelikler hava veya sudaki oksijenle reaksiyona girerek yüzeyde bir tabaka oluştururlar. Olası bir kimyasal reaksiyonda yüzeyin oksijenle teması halinde hemen kendisini onarmaya başlar ve nötür olması toksit reaksiyonları kesinlikle engellemektedir.
Aslında anlatılacak çok fazla özelliği olan çelik tencereler hakkında, şimdilik bu kadarını yazmakla yetiniyorum. Yazımın başındaki bütün soruların cevaplarını anlatmaya çalıştım.
Bim aktüel ve A101 aktüel ürünlerde bulunan HasÇevhere bağlı bu tencere seti güvenle alabileceğiniz ve uzun yıllar kullanabileceğiz yapıya sahip tencerelerin içerisinde, Firma yüksek standartlarda malzemeler kullanarak müşteri memnuniyeti en üst düzeyde tutmaya çalışmış, özellikle termo taban sıcaklıkları eşit yayarak yemeğinizin eşit miktarda ısınmasına ve lezzetli olmasına imkan sağlayacaktır.
Bizim tavsiyemiz çelik tencereden vazgeçmeyin, her şey bir yana sağlığınızdan ödün vermeyin. Bilinçli toplum bilinçli tüketicidir, bizim amacımızda topluma bilgi sunmaktır.
İyi alışverişler diler sağlıklı ve mutlu günler dileriz. En kısa sürede düdüklü tencereler hakkında da bir yazı yazacağım umarım okumaktan sıkılmazsınız saygılar.
Zaman içerisinde bakır ve alüminyum tencerelerin insan sağlığına zararlı olduğu tespit edilmiş idi. İçlerinde en sağlıklısı olan toprak tencere ise kırılganlığından dolayı tercih sebebi değildi.
Teknolojinin ve bilimin ilerlemesiyle önce çelik tencere daha sonra ise dökme tencere mutfaklarda yerini alırken ardından teflon kaplama ve onu izleyen porselen tencere ve tavalar mutfaklarda ki yerlerini aldı.
Günümüzde halen daha hangisi daha iyi ve sağlıklı gibi bir çok tartışma sürerken iken, her kezin evinde mutlaka bir tanesi mevcut. Yazımın devamında sizlere hayatımızda kullandığımız bu tencereler hakkında kısa bilgiler vereceğim. En baştan beri dediğim gibi, tencere deyip geçmeyin esas lezzet ustaları onlardır. Annelerimiz alınmasın pişirme acısından.
Yemek yapma aşamasında pişirme çok önemli bir sıralamadır, yemeğin ağır ve eşit şekilde pişirilmesi yaptığınız yemeğe lezzet üstüne lezzet katacaktır. Yemek pişirme esnasında en dikkat edilmesi gereken konuların başında, tencereye alttan vuran alevin tencerenin kenarlarına taşmamasına dikkat edilmeli. çok fazla hararetli ateşte yemek yapmaktan kaçınmalısınız, ayrıca yemek yapma aşamasında yemek yaparken kattığınız malzemelerin kokularının ve sularının uçup gitmemesi için sıkı bir kapağa ve damlama özelliği olması da birer etkendir.
Tencere ve Tava Çeşitleri
Dökme Tencere: eski adıyla demir tencereler, aslında yüz yıllardır hayatımızda olan eşyalardı. Daha çok kazan diye tabir edilirlerdi, özellikle büyük topluluk yemeklerini hazırlamak için kullanılan bu kazanlar günümüzde halen daha kullanılmakta. Bir dönemin çok gözdesi olan bu mutfak gereçleri zaman içerisinde paslanması ve sürekli bakım istemesinden dolayı kullanım zorluğuna sebebiyet vermekteydi. Bu sebepten dolayıda bir süreliğine saf dışı bırakıldı, fakat zaman içerisinde bu dökme demir tencerelerin lezzeti aranır oldu ve onları yeniden hayatımıza kazandırmak için alternatif yollar arandı. 19.yy sonlarında 20.yy başlarında dökme demir ev kullanımına daha uygun bir hale getirilerek satılmaya başlandı, Dökme demirin pas tutmasını engellemek ve bakımını basitleştirmek için enameled ile kapladılar, Diğer bir adıyla da emaye. Emaye yıllarca tartışma konusu olan bir madde olmuştur, eski dönemlerdeki emaye ler ile şimdiki emaye ler arasında ne kadar fark var bilmiyorum ama, gerçek olan bu bir kaplama yöntemidir.Kaplamalar her zaman dikkat edilmesi gereken çok hassas bir konudur. dökme demirlerin lezzetine, yemek pişirme süresine ve sağlamlığına kesinlikle laf edilemez fakat emaye ile kaplanamayan kısımlarının her zaman pas tutma ve korozyona uğrama şansı vardır. O sebepten dolayı kullanım esnasında dikkat edilmeli ve sert malzemeler kesinlikle kullanılmamalıdır. Yıkama ve durulama makinede yapılabilinir, bir yere çarpmadığınız ve çizmediğiniz sürece çok lezzetli yemekler sunarsınız.
Dökme tencere alırken size bir püf nokta söylemek isterim, birincisi kapak ile gövde arasındaki ek yerlerine dikkatli bakın emayenin en az geldiği ve döküldüğü yerler buralardır, mat ve pürüzlü ise bunu satıcıya bildirin. İkincisi ise bir yemeğe tat katan özelliklerden bir tanesi olan "damlama" için kapakta damlama uzantısı olup olmadığına bir bakın. yoksa çok önemli değil ama olursa çok daha güzel olur.
SeramikTencere: Günümüzün fenomeni olan Seramik tencereler, aslında bildiğimiz Toprak tencerelerinin farklı bir boyutu. Gecen zaman içerisinde insanların, sağlık ve lezzet ayrımı içerisinde kaldıkları bu dönemde. Tekrardan toprak ana, bir çok mutfakta yerini almaya başladı. Seramik tencere ve tavaların çıkmasının en büyük nedeni, insanların sağlık acısından yaşadıkları endişeleri bir nebze olarak gidermekti. seramik malzemesi hem materyal, hemde işçilik olarak çok zahmetli bir yapıya sahip. Teknolojinin de ilerlemesiyle atalarımızın yüz yılarca kullandığı kil ve su tekrardan hayat bularak daha sağlam hale getirildi. Gerçek seramik alabilmeniz için biraz fazla para harcamanız şart.
Maalesef ki piyasadaki bir çok tencere ve tava seramik kaplama veya beyaz teflon kaplamadır. Şöyle söyleyeyim her krem rengi veya her beyaz seramik değildir.
Modernliğin; modern hileleri bunlar. Hayatımızın her noktasında gözünü para hırsı bürümüş kişiler, insanların sağlığını düşünmeden ve sırf para kazanmak için çeşitli materyaller ortaya çıkarmışlardır. Seramik tavalar olması gerektiği gibi satılmamaktadır, satanlar ise malzemenin kırılganlığı ve hassaslığı yüzünden yüksek fiyatlara satmaktadırlar. O yüzden bu konuda çok dikkatli olmanızı her seramik tava bu diyene inanmamalısınız. Eğer ki illada seramik tava alacağım diyorsanız mutlafa güvenilir ve sertifikası olan marka tercih etmenizde yarar var derim.
Teflon Tencereler: Bir çoğumuz öğrendik ki yıllardır bize "Florlanmış etilen polimeri" maddesini yedirttiler, Teflon tavalar ilk çıktığında devrim niteli taşıyan bir malzemeydi. Mutfakla uğraşan her kez bilir ki yemek pişirmenin en büyük sorunu yaptığı bir malzemenin yapışmasıdır, "teflon" maddesinin alüminyum tencere ve tavalarda kullanılmasıyla beraber. bu sorun ortadan kaldırıldı.
Bu sorun ortadan kaldırıl dı, kaldırılmasınada kimse insanlara bu kanserojen madde içerir bu boşta yüksek ateşte kullanmayın, tel ve benzeri temizlik aletleri ile temizlemeyin ve yalnızca tahta kaşık kullanın diye uyarmadı veya etiketlerine bununla ilgili bir şey yazılmadı.Anlayacağınız üzere iş işten geçti bari çocuklarımıza bulaşmasın diyelim.
Çelik Tencereler: Çelik tencereler mutfakların vazgeçilmez ve en çalışkan mutfak gereçlerinden bir tanesidir, Çelik tencerelerin artıları olduğu gibi eksileri de yok değil, ama bir çok acıdan gerçek seramik tencerelerden sonra güvenebileceğimiz ürünlerden bir tanesidir çelik tencereler. Çelik tencerelerin geç ısınması ve hemen soğuması yapısal olarak en belirgin özelliğidir. Son geliştirilen tencerelerde daha fazla ısı yayması için özel tabanlar geliştirilmiş ve kullanışlı şekilde olmaları sağlanmış. Çelik tencerelerde dikkat etmeniz konu ise tencereye uygun ocakta kullanılması çok önemli, kullandığınız ocağın alevi kesinlikle tencereden taşmamalıdır.
Çelik tencereler çizilmez değildirler, yine kullanacağınız karıştırıcı sivri ve tırtıklı olmamalı mümkünse her zaman tahta kaşık kullanılmalıdır. Çeliğin mutfaklarda kullanılmasının en temel noktası korozyon dan etkilenmemesi ve Nötür olamasıdır, bu şu anlama geliyor çelik hiç bir malzeme ile etkileşime girmez. En önemlisi kesin hijyen sağlaması için paslanmaz çeliğin temizlenmesinde kullanılan agresiv temizlik kimyasallarına karşı son derece dayanıklıdırlar.
Çelik tencerelerin kendilerini yenileme gibi bir özelliği de mevcuttur, içerisinde en az %10.5 krom içeren paslanmaz çelikler hava veya sudaki oksijenle reaksiyona girerek yüzeyde bir tabaka oluştururlar. Olası bir kimyasal reaksiyonda yüzeyin oksijenle teması halinde hemen kendisini onarmaya başlar ve nötür olması toksit reaksiyonları kesinlikle engellemektedir.
Aslında anlatılacak çok fazla özelliği olan çelik tencereler hakkında, şimdilik bu kadarını yazmakla yetiniyorum. Yazımın başındaki bütün soruların cevaplarını anlatmaya çalıştım.
Bim ve A101 Aktüel Ürünler HasÇevher Çelik Tencere Seti
Bim Aktüel de ve A101 aktüelde bulunan HasÇevher çelik tencereleri ise birinci önceliğimiz olan sağlık, ikincisi ise sağlamlık ve en önemlilerinden biri olan lezzet acısında değerlendirdiğimizde. Uygun standartlarda ve yapıya sahipler,Bim aktüel ve A101 aktüel ürünlerde bulunan HasÇevhere bağlı bu tencere seti güvenle alabileceğiniz ve uzun yıllar kullanabileceğiz yapıya sahip tencerelerin içerisinde, Firma yüksek standartlarda malzemeler kullanarak müşteri memnuniyeti en üst düzeyde tutmaya çalışmış, özellikle termo taban sıcaklıkları eşit yayarak yemeğinizin eşit miktarda ısınmasına ve lezzetli olmasına imkan sağlayacaktır.
Bizim tavsiyemiz çelik tencereden vazgeçmeyin, her şey bir yana sağlığınızdan ödün vermeyin. Bilinçli toplum bilinçli tüketicidir, bizim amacımızda topluma bilgi sunmaktır.
İyi alışverişler diler sağlıklı ve mutlu günler dileriz. En kısa sürede düdüklü tencereler hakkında da bir yazı yazacağım umarım okumaktan sıkılmazsınız saygılar.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)